10 Mart 2012 Cumartesi

Üniversite Şehri: Cambridge

Hemen heryerde kütüphane ya da tarihi üniversite binası görebileceğiniz bu güzide minik şehir, bisikletlerin arabalara kıyasla daha çok ön plana çıktığı nadir bölgelerden biri. İstasyonda daha trenden indiğinizde şehir tanıtım broşürlerini görebileceğiniz büyük bir raf karşılıyor sizi. 1 pound civarında makul sayılabilir bir paraya edindiğiniz tanıtım broşüründe tarihi yerler, parklar tek tek işaretlenmiş, yürüyerek şehrin içersinde rahatlıkla dolaşabilirsiniz. İnsanlar da hafta sonları evlerine kapanmış, sokaklarda gençler yürümekte çoğunlukla. Mistik bir havası olan sokaklarda dolaşıyoruz ve nehrin olduğu bölüme geliyoruz. Nehirde tur yaparak Cambridge Üniversitesi binalarını rahatlıkla gözlemleyebilir, keyifli bir vakit geçirebilirsiniz. Topluluk halinde gidip bir de yetkili kişiyle pazarlık yapınca indirim yaptırabiliyorsunuz tur için.
Bizim de turumuz bu şekilde başlamıştı, yaklaşık 12 kişiydik ve kalabalık grup için bir miktar indirim almanın sevinciyle başladık geziye. Oldukça yavaş ilerleyen saldaki yetkili, akıcı ingilizcesiyle binaları tek tek anlatıyor, tarihçeleri hakkında bilgi veriyordu.
Katedraller ve müzeler derken akşam olmuştu ve kendimizi Agora denen içinde türk işletmecilerin bulunduğu bir restorantta bulduk. Akşam soğuğu başlamıştı fakat rüzgardan eser yoktu. Garsonlar Türkçe konuşmaya hasret kalmış olmalılar ki grubun içinde türklerin de olduğunu öğrendiklerinde çok mutlu oldular ve yemek için önerilerde bulundular. Japon arkadaşımızın şaşkın ifadesi geceye damgasını vuruyor, biz de dönüş için yürümeye başlıyorduk...